--Özel yetenek--

*Vampirler için geçerli bir bölümdür burası. Özel yetenek isteyenler, hangi yeteneği istiyolarsa onu kullandıkları okkalı bi rp yazmak zorundadır.
*Bir kişi iki ayrı yetenek alamaz.
*Bir kişide olan yetenek diğerinde o-la-maz!



Alınan yetenekler

[size=18]*4 elementi biçimlendirme ve 4 elementin kontrolü Hestia Cathy Diggory
*Zihin a ve hükmet:Edward cullen
*Geleceği Görmek ve Küçük Şeyleri Değiştirebilmek
*Telekinesis: Nesneleri Zihinle Ve/veya El hareketleriyle Hareket Ettirme Chuck Bass
*Zamanı Yönetebilmek Blair Waldrof
*Birine Dokununca Duyguları Anlama ve Kendi Duygularını İsteğe Bağlı Aktarma ---------Leonard shepard
*Biçim Değiştirme ------ avri lavigne
*Görünmezlik
*Karşısındakinin yalan söylediğini anlayabilmek
*Kişinin hislerini yıkma/dondurma :Thalia Beedle
*Zihinsel Kalkan
*Duyguları yönetmek------- Marishka V. Aleera Félix

*Kişinin hislerini yıkma/dondurma özelliğini istiyorum.

RP'm ;

Thalia günün ilk ışıklarıyla avlanmasını sonlandırdı. Artık geri dönmesi gerekiyordu. Ama en sevdiği yemeği ayağına kadar geliyordu. Bunu teperse kendini salak gibi hissedecekti. İlk önce havayı koklayıp kuzeye doğru döndü ve avını beklemeye başladı. Ama bir şeyler ters gitmişti çünkü avının yanında başka kokularda vardı. Hemen bir ağacın tepesine çıkarak kimlerin geldiğini görmek için beklemeye başladı.

2-3 dakika sonra elinde bir sibirya kurdu olan yaşlı bir bunak göründü. Yaşlı ihtiyarın kan kokusu onu öyle bir cezp etmişti ki onun tüm kanını son damlasına kadar içmek istiyordu. Ama bir yandan da adama üzülüyordu. Onun hiçbir şey hissetmemesini, sadece huzurlu bir ölümünün olmasını istiyordu. Thalia'nın tek yapması gereken yeteneğini kullanmasıydı.

Ağaçtan zıplayıp sessizce çimenlerin üzerine indi. Adam ilk önce ne olduğunu anlayamadı ama çoktan köpeği havlamaya, ihtiyarı geldikleri yöne çekmeye başlamıştı.

"Dur bakalım Genç Bayan. Sizde kimsiniz." dedi ürkek ürkek. Thalia onunla dalga geçmek istiyordu ama adama acıdığı için dalga geçmekten vazgeçti.

"Hep aynı şeyi soruyorlar. Sizde kimsiniz? Nereden çıktınız? Ama sana acıdığım için babalık Adım Thalia Beedle. Ben bir vampirim. Bu kadar şey yeter mi? Çünkü iyice acıktım!"

Thalia özel yeteneğini kullanarak adamın bütün ruhsal bağlantılarını kesecekti. İlk önce yavaşça beyaz buhar adamın etrafını sardı ve adamın gözleri yavaşça kapandı. Bütün hisleri artık kesilmişti. Sıra köpekteydi. Çünkü onun sorun çıkarmasını hiç istemiyordu.

Yavaşça adama yaklaştı ve yanına diz çöktü. Adamın boğazını alıp ilk önce kokladı ve sonra:
"Mükemmel..." diye bir şey fısıldadı. Adamın boynuna dişlerini geçirince adamda hiç bir hareketlenme veya çığlık sesleri yükselmedi. Thalia kanın tadına varınca ziyan olmasın diye bütün kanını tüketti. Boğazından inen o sıcacık kan onu o kadar cezp etmişti ki adamın kanının bittiğini bile hissetmedi. Sonra ayağa kalkıp üstüne baktı. Tek bir kan bile yoktu. Sonra çantasından aynayı çıkardı ve gözlerine baktı. Yine o aynı kıpkırmızı gözleri tüm ihtişamını sergiliyordu.

Zamanı Yönetebilme yeteneğini istiyorum

Blair La Push'u pek sevmediği için First'e gitmeyi tercih ediyordu. Yine bir kayaya yaslanıp,yanlızken sessizce şarkı söyleyecekti. Müzik onun için bir tutkuydu. Her hafta Cuma günü bir kayanın arkasına geçer,tarağını veya fırçasını mikrofon olarak kullanır ve delice dans ederdi.


Yine çantasını düzenleyip,dolaptan çantasını aldıktan sonra yürümeye başladı. O büyüleyici yerin -Blair'a göre- çok özel bir havası vardı,plaja gelmişti,yine şarkı söyleyecekti. Etrafta kimse yoktu... Normalde de boş olan bu plaja çok yağmur yağıyordu,Blair yanlızlığı ve yağmuru seviyordu.
Bu hafta sırada romantik takılma vardı,hiç zaman kaybetmeden şarkılarına geçti. Bir kayaya uzandı. İlk şarkısı çok sevdiği bir parça olan Goodbye My Lover'dı. Kaptığı gibi tarağı ağzına yasladı,şarkı söylemeye başladı.

" Did I disappoint you or let you down?
Should I be feeling guilty or let the judges frown?
'Cause I saw the end before we'd begun,
Yes I saw you were blinded and I knew I had won.
So I took what's mine by eternal right.
Took your soul out into the night.



It may be over but it won't stop there,
I am here for you if you'd only care.
You touched my heart you touched my soul.
You changed my life and all my goals.
And love is blind and that I knew when,
My heart was blinded by you.


I've kissed your lips and held your hand.
Shared your dreams and shared your bed.
I know you well, I know your smell.
I've been addicted to you.

Goodbye my lover.
Goodbye my friend.
You have been the one.
You have been the one for me.

I am a dreamer and when i wake,
You can't break my spirit - it's my dreams you take.
And as you move on, remember me,
Remember us and all we used to be
I've seen you cry, I've seen you smile.


I've watched you sleeping for a while.
I'd be the father of your child.
I'd spend a lifetime with you.
I know your fears and you know mine.
We've had our doubts but now we're fine,
And I love you, I swear that's true.
I cannot live without you.

Goodbye my lover.
Goodbye my friend.
You have been the one.
You have been the one for me.

And I still hold your hand in mine.
In mine when I'm asleep.
And I will bare my soul in time,
When I'm kneeling at your feet.
Goodbye my lover.
Goodbye my friend.
You have been the one.
You have been the one for me.

I'm so hollow, baby, I'm so hollow.
I'm so, I'm so, I'm so hollow.
I'm so hollow, baby, I'm so hollow.
I'm so, I'm so, I'm so hollow. "

Blair şarkısını bitirdi.Hava çok güzeldi.Blair nede olsa rahatlamak için gelmişti.
Ta ki karşısına kurtadamlar çıkana kadar.Blair gerildi.Bir huzursuzluk çıkacağı belliydi.Blair ama uğraşmak istemedi.Ve tarağını çıkardı.Şarkı söyleye söyleye evin yolunu tuttu.

kabul edildi Blair

*Duyguları yönetmek

La Push , sahilinde dolaşırken , herzaman ki nemli havayı içine çekti Aleera . Geçen gece yaşanılanları düşünüyordu da , acaba dolunayda ki kurbanı kimdi ? Bunu düşünürken , hafif nemli hava bulutları üzerine salmıştı . yağmur damlaları ,gökyüzünden birer birer düşüyordu . Güçlü değillerdi ,hiç güçlü değillerdi...Yağmur damlaları çok saf ve temiz olsalar bile güçlü değillerdi . Hepsi , tutundukları bulutlardan ayrılıyorlardı .Yuvalarında , kimileri sevgililerinden . Küçüklüğünden beri tüm cansız varlıkların konuştuğunu düşünür , onlarında insanlar gibi yaşadıklarına inanırdı . Yağmur damlaları hafif hafif yüzüne düşerken , deniz hırçınlaşmıştı . Dalgalar kıyıyı dövüyordu adeta, merak etmişti aslında , kum şuan neler hissediyordu .

"Bırak beni Victor ! Senden hoşlanmıyorum . " diye bir kız ciyaklıyordu , yakınlarda.

"Emily , lütfen bana bunu yapma senden hoşlanıyorum . Yedi yıldrı seni düşünemdiğim bir an olmadı... "dedi oğlan çaresizce.

Sahilde sinirle yürüyen , barbie saflığında bir kız Aleera'nın oturduğu kayaya doğru geliyordu . Anlaşılan , oğlan kızı yalnız bırakmıyordu . Oğlan ağlıyırdu . Belki de gerçekten sevmişti kızı... Aleera oturduğu kayadan aşağıya indi ve olaya el atmaya gitti.

"Victor , sen Emily'e , " Senin düşüncelerine önem veriyorum , peki sen kendi yoluna , ben kendi yoluma ! " diyeceksin " dedi Aleera .

"Senin düşüncelerine önem veiyorum , peki sen kendi yoluna , ben kendi yoluma ! " dedi Victor.

Kız afallamışa benziyordu . Az önce ağlayan çocuk hiçbirşey olmamış gibi ilerliyordu . Kız , ağzını açtığı anda Aleera'da harekete geçti .

"Emily ,sende Victor'a sadece "Haklısın Victor ! " demelisin." dedi Aleera.

"Haklısın Victor " dedi Emily ,donuk bir sesle.

Aleera , iyi olup olmadığını bilmiyordu fakat bunun ikisi içinde iyi olduğunu düşünüyordu . En azından ikiside yaralanmıyacaktı . Aşk acısı çekilemeyecek en büyük acıydı . İç geçirdi , yağmur damlaları saçlarına düşerken güzel gözleri geleceğe dair soru işaretleriyle bakıyordu .

biçim değiştirme özelliğini istiyorum...

Güneş
o turuncu,kızılımsı rengini vermeye başlıyordu.Gün batıyordu
artık.Avril bugünkü bunalımdan sıkılmış,kendini dışarı atmıştı.Hava
normal ve ılıktı.Artık sokak gürültüleri dinmişti.Sessiz ve sakindi
etraf...

Avril o güzel siyah deri mini eteğini,onun üstüne siyah
askısızı bluzunu giymişti.Ayakkabı olarakta beyaz dizlerine kadar gelen
çizmelerini giydi.i.Saçlarını salmıştı.Saçların aralarına
Pembe,yeşil,mavi çıt çıtl arını taktı.Koyu makyajı onu çok güzel
gösteriyordu.O mini etek ise bacaklarının üstünde ayrı bir
güzellikti.Yavaşça kafeden içeri girdi.Etrafına bir bakındı



.O
müthiş kahve kokuları burnuna geliyordu.Dükkan sahibine küçük bir
gülücük attı.'Ben geldim!' dercesine.Sonra bacak bacak üstüne atıp
pufların üzerine oturdu.O yumuşacık pufların üzerinde oldukça
rahattı.Akşam karanlığı çökmüştü.Cafenin o renkli ışıkları artık
yanmıştı.Etraf renkliydi



.Avril artık o kahve kokularına dayanamayıp

- ''Bir kahve alabilir miyim?''

dedi kibarca.Kendini bir garip hissediyordu.Herkese yapmacık gülücükler falan filan...Bunlar hiç yapmadığı şeylerdi.Neler
oluyordu ona?Kahvesi gelmişti.Hava çok güzeldi.Avril kahvesini
yudumlarken bir yandan da etrafa göz atıyordu.Rüzgar hafif hafif
esiyordu.Avrilin o altın rengi saçları adeta bir bayrak gibi uçuşuyordu



.Dışarıdan
bakıldığında bir peri kızından farksızdı.Avrilin mavi gözleri akşam
karanlığında etrafa ışık saçıyordu.Avrilin telefonu titremeye
başladı.Arayan babasıydı.Avrili acilen eve çağırıyordu.Avril koşa koşa
eve gitti.Eve geldiğinde ise ne görsün?



-aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!.......

geleceği görmeyi istiyorum.Zac ve Bella sahilde yürüyordu.Zac ileride kötü şeyelr olacağını görmüş ve yalan söylemeye başlamıştı.Oldukları yerden bir an önce Bellayı uzaklaştırmak istiyordu.Birden bir gürültü oldu ve işteeeeeee Zac in gördüğü olay gerçek olmuştu.

ya nolur yapın ya nolur

ya bak yapar mısın ç0ok sıkıldım bu işten be